12 Mart 2013 Salı

Bir hikaye, iki versiyon

İki farklı versiyonu var bu hikayenin. Biri satırlara sığmıyor. Diğeri ise tarihin en kısa hikayesi.

Önce uzun versiyonunu anlatacağım sizlere. Kelimelerin yetmeyeceği, sözlerin tükeneceği versiyonu dilim döndükçe, kalemim izin verdikçe anlatacağım...

Çok özel bir kadın var hayatımda. Çok güzel bir kadın. Bakmaya doyamadığım, karşısına geçip saatlerce izlemekten keyif aldığım, bana gülünce dünyamın aydınlandığı bir kadın.

Gözlerine bakmaya doyamıyorum o kadının, sesini duyunca mutlu oluyorum. Beni ben yapan, eksik yanımı tamamlayan kişi o. Sevgisini gözlerinden okuduğum, sarıldığında beni dünyanın en mutlu insanı yapan kadın.

En sıkıntılı zamanlarımda bana destek olan kadın o. Üzüntümü paylaşan, sevincimi benimle birlikte yaşayan kadın.

Ömrümü uğruna adadığım kadın o. Birlikte yaşlanmayı planladığım, huysuz bir ihtiyar olduğumda bile yanımda olmasını isteyeceğim kadın.

Nikah masasına birlikte oturduğum kadın. Bana katlanmayı kabul eden, böylece beni dünyanın en şanslı adamı yapan kadın.

O bana hayatımın en güzel doğum günü hediyesini veren kadın. Doğum günüme 5 gün kala kızımızı dünyaya getiren, beni daha önce hiç bilmediğim bir mutluluğa götüren kadın.

Her türlü kahrımı çeken kadın o. Kimi zaman üzdüğüm, kimi zaman güldürdüğüm kadın.

O kadının yanındayken mutluluğun doruklarına çıkıyorum. Uzaktayken özlemden deliriyorum. Ayrı yerlerdeyken internet üzerinden onu izleyerek uyuduğum, böylece sarılıyormuş gibi hissederek kendimi avuttuğum kadın o.

Hikayenin bu versiyonu daha uzar da uzar. Ama siz ne demek istediğimi anladınız.

Şimdi sıra kısa versiyonunda. Hislerimi en net, en yalın anlatan versiyonunda sıra...

SENİ SEVİYORUM!..