2 Nisan 2015 Perşembe

En güzel şakam

Zaman ne çabuk geçiyor... Daha dün gibi seni ilk kucağıma alışım... Dün gibi Twitter'da attığım "Oğlum oldu ulan oğlum oldu" feryadım. Hayatımın en güzel şakasısın sen...

31 Mart 2014 gecesiydi. Annenin sancıları başladığında önce umursamamıştık. Çünkü sen önceden bizi sık sık kandırıyor, sık sık şaka yapıyordun. Saatler ilerledikçe sancıların sıklığı ve şiddeti artmaya başlamıştı. İşte o zaman başladım ben de annenin karnına eğilip "Lan bugün doğma. Yoksa büyüdüğünde herkes doğum günün olan 1 Nisan'da sana şaka yapmaya kalkar" demeye. Hatta seni "Bugün doğarsan adını 'Şaka' koyarım" diye tehdit ettim. Ama sen dinlemedin. Ne iyi ettin...

Gecenin bir yarısı gittik hastaneye. Anneni muayene edenler "Daha vakit var" diye eve yolladı bizi. Ama biz sabaha kadar nöbetteydik. Sancılar dinmiyordu. Israrcıydın artık bu dünyaya gelmeye. Sabah 6'da tekrar hastaneye gitmeye karar verdik. Bu kez doğumhaneye aldılar anneni. Tabii ben de arkasından...

Çok zorlamadın anneni. (Bu cümle göreceli. Bir de annene sormak lazım.) Saat 8 olduğunda "Ben geldim" çığlığını atmıştın bile. Kapkara ve asık bir suratla karşıladın bizi. Kaşlarını çatmış, "Benim burada ne işim var?" der gibi bakıyordun. O kaşların uzun süre çatık kaldı. Asık suratlı, asabi bir çocuk olmandan korkmaya başlamıştık. Ama tam tersine zamanla gülücükler saçmaya başladın. Her biri birbirinden güzel, her biri bizi mutluluktan deliye döndüren gülücükler... Gülmek sana çok yakışıyordu. Sen güldükçe biz de gülüyorduk.






Oğlum,

Bu satırlar bir aşk mektubudur. Hiçbir dil sana sevgimi anlatacak kelimelere sahip değil. Tombul kıvırcığım benim. Daha önce ablana söylemiştim, şimdi sana söylüyorum.

Hoşgeldin. Ne iyi ettin de geldin.

Ne iyi ettin de geldin.

Seni seviyorum.

Baban